Neden yazıyorum?
Bugünlerde "iklim değişikliği" kavramını duymayan kalmamıştır diye düşünüyorum. Ama herkesin gerçekten ne anlama geldiğini bildiğinden emin değilim. Çünkü konu ne kadar önemli olsa da, etraftaki bilgi kirliliği o kadar yoğun ki insanlar ya yanlış şeylere inanıyor ya da konunun ciddiyetini görmezden geliyor. Artık sadece sosyal medya kullanıcıları değil, devlet yöneticileri bile göz göre göre iklim değişikliğini inkar ediyor. Sosyal medyada kontrolsüzce yayılan komplo teorileri ve sahte bilimsel iddialar, insanları ikna etmek bir yana, onları gerçeğin tam tersine inandırıyor. Tüm bunları gördükçe kendimi sık sık “Nasıl yani? Bu kadar açıkken nasıl hâlâ inkâr edilebiliyor?” diye düşünürken buluyorum.
Elimizde çok açık uyarılar var. Sadece bilimsel raporlardan, grafiklerden ya da akademisyenlerin söylediklerinden ibaret değil. Son yıllarda yaşadığımız topraklarda, yediğimiz yemekte, soluduğumuz havada, içtiğimiz suda meydana gelen değişimlere bakarak bunu net bir şekilde görebiliyoruz. Zirai don nedeniyle tüm emeğini kaybeden çiftçiler, bir gecede tarlalarını, umutlarını yitiren insanlar, her yaz biraz daha korkarak izlediğimiz orman yangınları, kuraklıklar, seller... Bunlar sadece maddi kayıplarla atlatılan şeyler değil. Can kayıpları da yaşıyoruz. Hayatlar değişiyor. Ama hala bu duruma göz kapayan insanlar var.
İşte tam da bu yüzden artık yazmak istiyorum. Üniversite hayatım boyunca öğrendiğim, araştırdığım, üzerine düşündüğüm her şey sadece bende kalırsa, bu krizin karşısında sessiz ve etkisiz kalmış olacağım. Oysa ben öğrendikçe, düşündükçe içimdeki yazma isteği büyüdü. Çünkü sessiz kalmak istemiyorum. Çünkü bu sessizlik, tam da ihtiyaç duyulan yerde, bilgiyle doldurulması gereken bir boşluk yaratıyor.
İklim değişikliği gibi bir konuda kişisel olarak bir şey yapamayacağını, yapsa da bir şeyi değiştiremeyeceğini düşünen çok insan var. Bu çok doğal. Çünkü bunu zaman zaman ben de derin bir şekilde hissettim. Ancak etrafımda bu alanda çalışan hocalarımın, araştırmacıların, bu konuyu her fırsatta gündeme taşıyan insanların varlığı bana hep umut verdi. Özellikle benim için çok ama çok değerli ve kıymetli olan Prof. Levent Kurnaz, sadece söyledikleriyle değil, yaptıklarıyla da benim için bir yol gösterici oldu. Onun bu alanda yaptığı her şey bana, "ben de bir şeyler yapabilirim ve yapmalıyım" hissini verdi.
Ve ben de artık yazmak istiyorum. Çünkü inanıyorum ki her birimiz, ne kadar küçük olursa olsun, kendi alanımızda bir fark yaratabiliriz. Bu konunun boşluklara ya da iklim inkarcılarına bırakılmaması gerektiğine, herkesin anlayabileceği bir dille konuşulması gerektiğine inanıyorum. Bu yüzden bu blogu açtım. Yavaş yavaş, adım adım hem kendim öğrenmeye devam edeceğim hem de öğrendiklerimi sizlerle paylaşacağım.
İlk yazımda çok temel bir yerden başlayacağım: “İklim değişikliği nedir?”
Çünkü neyle mücadele ettiğimizi anlamadan, çözümün bir parçası olamayız.
Takipte kal. Birlikte düşüneceğiz, birlikte dönüşeceğiz.
Yorumlar
Yorum Gönder